Kıl dönmesi hastalığı ilk olarak 1880 yılında Herbert Mayo tarafından tanımlanmıştır. Hastalığın ortaya çıkışı ya da daha doğrusu dikkat çekmesi 2. Dünya savaşı yıllarına dayanmaktadır. İkinci dünya savaşı yıllarında 80.000 askerin hastaneye kıl dönmesi şikayeti ile başvurduğu tespit edilmiştir. Başvuran hastaların ortak noktasının jeep şoförü olduğu anlaşılınca hastalık bu adla anılmaya başlanmıştır.

Kıl Dönmesi Nedir?

Kıl dönmesi vücuttan kopan kılların ve tüylerin kuyruk sokumu bölgesinde sürtünmenin etkisiyle derinin altına geçerek kist benzeri bir kapsül oluşturmasıdır. Tıbbi olarak pilonidal sinüs olarak anılır. Deri altında biriken kılların oluşturduğu yumağa kıl dönmesi kapsülü adı verilmektedir.

karydakis yöntemiyle kıl dönmesi tedavisi

Kılların kapsül içerisinde olmasının sebebi vücudumuzun kendini koruma mekanizmasıdır. Vücudumuz yabancı madde olarak algıladığı kıllardan kendisini korumak için deri altında biriken kılları bir kapsül ile çevreler. Ayrıca vücut kılları eritmek için bir salgı salgılar. Salgılanan bu salgı maalesef ki kılları yok etmek için yetersizdir. Kılları yok edemediği gibi akıntı ve akıntıya bağlı olarak kötü koku ve ıslaklık oluşmasına neden olur.

Hastalığın belirtileri; kıl giriş delikleri, kuyruk sokumunda şişlik, apse, akıntıdır. (ıslaklık ve kötü koku)

Neden Olur?

Hastalığın ne olduğu da neden olduğu kadar önemlidir. Sorunun neden olduğu bilinir ise önlem alınarak korunma sağlanabilir veya hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir.

Kıl dönmesi hastalığının oluşmasının birkaç sebebi bulunmaktadır. Sorunun oluşmasındaki temel mantık vücuttan kopan tüylerin kalça bölgesinde birikmesidir. Örneğin uzun süre oturmak kopan kılların direk olarak kuyruk sokumu bölgesine düşmesine neden olmaktadır. Hastalığın jeep şoförlüğü ile özdeşleşmesin mantığı da budur. Şoförler yollarda uzun saatler otururlar. Bu uzun saatler ise kıl dönmesine uygun zemin hazırlamaktadır. Tahmin edildiği üzere sorun kıllı kişilerde daha sık görülmektedir. Bu nedenle sorunun önlenmesi için kıllı kişilerin hijyene daha fazla dikkat etmesi tavsiye edilir. Ayrıca kişilerin vücut ağırlığının ideal olandan fazla olması yani aşırı kilolu olması da kalça kısmında sürtünmenin fazla olması anlamına geleceğinden sorunun ortaya çıkma riskini arttırmaktadır.

Kimlerde Görülür?

Kıl dönmesi hastaları arasında yapılan bir çalışmada hastaların %70inde genetik yatkınlık yani ailesinde de aynı sorunu yaşandığı tespit edilmiştir. Ayrıca hastaların %25inin aşırı kilolu olduğu, %66 sının uzun saatler oturarak çalıştığı, %40’ının ise haftada 3 kereden az duş aldığı tespit edilmiştir.

Ayrıca sorunun en çok 15-35 yaş aralığında olan erkeklerde görüldüğü de yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Sorunun kılların cilt altına geçmesi olduğu göz önüne alınca kıllı bireylerde ortaya çıkma riskinin fazla olduğunun söylenmesi de yerinde olacaktır.

Nasıl Tedavi Edilir?

Kıl dönmesi için kullanılan tedaviler klasik ve çağdaş yöntemler olmak üzere 2 ye ayrılmaktadır. Klasik yöntemlerde kesi miktarı daha fazla ve hasta konforu daha düşüktür. Klasik yöntemlerde kesi miktarı az hasta konforu fazladır. Kıl dönmesinde tedavi genellike uygulayan doktora göre belirlenmektedir. Yani tercih edilen doktor hangi teknik konusunda uzman ise onu uygulayacaktır.

Bu yazımızda klasik yöntemler arasında yer alan Karydakis ameliyatından bahsedeceğiz.

Karydakis ( Karidakis) Ameliyatı

Karydakis tekniği flap ameliyatının bir türüdür. Flap ameliyatında mantık orta hatta bulunan kıl dönmesinin kesilerek çıkarılıp yanlardan daha dayanıklı olan kılsız dokulardan getirilip kesi yapılan alana dikilmesidir. Kesinin türüne göre flap ameliyatı türlerinde değişiklik görülmektedir.

Karydakis ameliyatında kesi D harfi şeklinde yapılmaktadır. Sorunlu alan çıkarıldıktan sonra az kesilen tarafı serbestleştirerek diğer tarafa dikilmesi şeklinde uygulanır. Yapılan uygulamayı cilt kaydırma olarak da tanımlayabiliriz. D şekilde kesi yapıldığı için D flap ya da karydakis olarak anılır.

Karydakis Ameliyatının Üstünlükleri

-Klasik ameliyatlara nazaran kalan iz daha azdır. Görsel olarak daha kabul edilebilir bir iz bırakır.
-3 4 gün içerisinde hasta normal hayatında dönüş yapabilir. Bu sayede ekonomik anlamda yükü klasik uygulamalara nazaran daha azdır.

-Kesi miktarının az olması pek çok avantaj sağlar. Örneğin enfeksiyon oluşma riski daha azdır, daha az ağrılıdır.
-Diğer Flap yöntemleri ile karşılaştırıldığında uygulaması daha kolay ve hasta konforu daha yüksektir.

Dezavantajları

-Bazı vakıalarda anestezi gerekebilir. Bu durumlarda hastane ortamına ihtiyaç duyulur. Buna bağlı olarak maliyette artış görülebilir.
-Çağdaş tekniklere nazaran daha meşakkatlidir ve daha fazla sağlıklı doku kaybına neden olur. İyileşme sürecide daha uzundur.